Online Destek: On
Online danışmanlık
E-Mail Giriniz:  
Şifreniz         
  • Anasayfa
  • Haberler
  • Makale
  • Forum
  • Dosyalar
  • Yazarlar
  • İlanlar
  • Pano Yazıları
  • İletişim
  • Psikolojik Danışmanın Önlük Giymesi Uygun Olur mu?
    Evet giymesi gerekir % 19
    Hayrı giymemesi gerekir % 74
    Fikrim Yok % 6
    En Son Eklenen Fotoğraflar
    Tamamı >>
  • En Son Eklenen Videolar
    Tamamı >>
  •    
    Köşe Yazarları

    Baba boyun kaç karış? / Muhammet TUNCA

    2013-11-21 00:21:31 - Bu haberi 302908 kişi okudu.
    Baba boyun kaç karış?

                Dürüstlük konusunda maalesef çok fakir bir dünyada yaşıyoruz. Şu koca dünyamızda dürüst davranabilmek ve dürüst kalabilmek artık çok zor bir ihtimal. Ama dürüst kalamayan ve yaşayamayan yetişkinlerin aksine dürüst davranan küçücük çocuklara imrenmemek de elde değil.


                Sizlerle paylaşacağım çok ama çok güzel bir olay, çocukların masum dünyalarının, henüz kirlenmemiş kişiliklerinin berrak dünyalarına bir yolculuk fırsatı olacak. Dünyada şu an var olan tüm yetişkinler olarak, bir çocuk kadar olamadığımızı göreceğiz. Küçük davranış ve sözleriyle, insanların hayatlarına mal olabilecek sonuçlara yol açan biz yetişkinlerin aksine; kendisi ve zihni küçücük olan sekiz yaşındaki bir çocuğun, sırf yalan söylememek için giriştiği çabanın büyüklüğü sanırım suratımıza kocaman bir tokat olacak… Yani umarım. Umarım bizlere, içinde bulunduğumuz gaflet uykusundan uyanma fırsatı sağlayacak.


                Sekiz yaşındaki bir ikinci sınıf öğrencisinin velisinin ağzından dinleyelim isterseniz. Velimiz, öğretmen arkadaşımıza şöyle anlatıyor:


                “Hocam, bir ödev vermişsiniz bizim çocuğa. Demişsiniz ki, annenizi ve babanızı karışlarınızla ölçün, defterinize yazın. Bizim çocuk geldi bana, annesini ölçmüş, beni de ölçmek istedi. Ben de yorgunum zaten, çocuğa dedim ki ‘annenle boyumuz aynı, onu ölçtüğünde defterine ne yazdıysan, aynısını yaz babam diye.’ Neyse yatma vakti geldi. Yatağımda yatarken, şöyle bir gıdıklanma hissettim böğrümde. Kaşındım falan derken, meğer bizim çocuk beni uyandırmadan boyumu karışlarıyla ölçüyor. Korkmasın dedim içimden, kıpırdamadım. Çocuk beni ölçtü, defterine yazdı, odadan çıktı, yatmaya gitti. O an utandım kendimden.”


                Öncelikle; bu olayı açık yüreklilikle çocuğunun öğretmenine anlatan veliyi kutlamak gerek. Daha sonra öğretmen arkadaşı kutlamak gerek. Öğrencisine yalan söylememeyi öğrettiği için. Ve tabi ki çocuğumuzu kutlamak gerek. Yalan söylememek ve defterine yazdıklarında sahtekârlık yapmamak uğruna; babasının olumsuz olabilecek tüm tepkilerini göze alarak babasının uyuduğu anı seçmeye çalışıp, dürüst davrandığı için.


                Oscar ödüllerinin, yakın bir dönemde verilmişken, gelin biz de bir ödül sıralaması yapalım.


    ·         En iyi anne ödülü; çocuğu kendisini ölçmek istediğinde buna izin verdiği için çocuğumuzun annesine gitsin… alkışlarımızla.


    ·         En iyi yardımcı baba ödülü; çocuğu kendisini ölçmeye geldiğinde ona kızmadığı ve uyuyor rolünü en güzel şekilde gerçekleştirdiği ve bu olayı tüm açık yürekliliğiyle dillendirdiği için çocuğumuzun babasına veriyoruz… Alkışlarımızla. (Not: Eğer çocuğumuzun babası ilk seferde çocuğuna boyunu ölçtürseydi, en iyi baba ödülünü alabilirdi.)


    ·         Gelelim en iyi öğretmen ödülüne; bu ödüle, öğrencisine dürüstlük erdemini öğrettiği için, öğretmen arkadaşımızı layık görüyoruz… Alkışlarımızla.


    ·         En son olarak geldik en iyi çocuk, en iyi insan, en dürüst insan ödülüne; bu ödül, yeryüzündeki bu ödüle aday gösterilip de dürüst davranamadıkları için haklarını kaybeden biz yetişkinlerin aksine, dürüst olabilme adına karşılaşabileceği tüm olumsuzlukları göze alarak babasını ölçme cesaretini gösteren ve bu davranışıyla biz büyüklerden daha büyük olduğunu ıspatlayan minik öğrencimize gidiyor… Kendisini tebrik ediyoruz ve sonsuz öpücüklerle birlikte sonsuz alkışlarımızı yolluyoruz.


    İşin doğrusu dostlar, sekiz yaşındaki bir çocuk kadar olamadığımızın farkındayızdır sanırım. Üzüldüğüm nokta; başlangıçta, çok masum olan bu güzelim yavrularımızı, kötü örnek olacak davranışlarımızla kirletiyor olmamız.


                Hayatlarımız bir masal olsaydı masala şöyle başlardım:       “Her şey çok güzeldi, insanlar çok doğal, çok iyiydi. Bu iyiliğe karşılık tüm dünya barış içindeydi.” Gibi gibi.


                Pek, ama masalı nasıl bitirirdim, herhalde şöyle: “Hiç kimse böylesi bir huzur ortamının nasıl yok olduğunu anlayamadı. Her şey alt üst oldu. Sonuçta kimsenin kimseye güveni kalmadı.” Gibi.


                Ne oldu gerçekten ya da ne oluyor gerçekten de güzel başlayan masallarımız kötü ilerliyor ve kötü bitiyor. Cevap; büyümemiz mi? Çocukların büyümeleri mi?


                Maalesef masallarımızın berrak başlangıcını bulandıran, yalın olarak büyümemiz, çocuklarımızın büyümeleri değil; çocukların yanlış örnek bombardımanına maruz kalmaları. Çocukların dürüst davranışlarının çok az teşvik edilmesi.


                Sanırım yaşlarımız ilerledikçe, yetişkin rolüne kendimizi fazlasıyla kaptırıp, daha öncesinde çocuk olduğumuzu, doğru olabildiğimiz günlerimizin var olduğu gerçeğini unutuyoruz.


                Etrafımızda gördüğümüz ve dâhil olma çabasıyla yanıp tutuştuğumuz yetişkinler düzeninde bir çark dişlisine dönüşüyoruz.


                Ve belki de doğru söyleyip de dokuz köyden kovulma cesaretini günden güne yitiriyoruz maalesef.


                Dürüstlüğüyle açıktan olmasa da övünen ben J , gerçek dürüstlüğü, doğru söylemenin güzelliğini, o eski tadını her geçen gün öğrencilerimden tekrar tekrar öğrenmeye, hatırlamaya devam ediyorum. Onların büyümelerini hiç istemiyorum; hep çocuk, hep doğru, hep dürüst kalmalarını istiyorum. Ama bunun gerçekleşmeyecek bir istek olduğunu bildiğim için de sık sık yatmadan önce şöyle dua ediyorum.


                “Allah’ım çocuklarıma, öğrencilerime iyi örnek olma gücünü ver. Çocuklarımız, öğrencilerimiz büyümeleri esnasında hep doğru insanlarla karşılaşsınlar ve bu güzelliklerini, temiz masum hallerini hiç yitirmesinler inşallah, amin.”



    YAZARA AİT DİĞER YAZILAR

    Muhammet TUNCA
    Kalemin Diliyle Sevgi
    2011-09-18 01:17:16 tarihin de eklenmiş ve 302374 kişi tarafından okunmuştur.
    Muhammet TUNCA
    Ağlama Sen Anne, Bırak Bizi Unutan Dünya Ağlasın
    2011-08-21 22:15:46 tarihin de eklenmiş ve 302753 kişi tarafından okunmuştur.
    Muhammet TUNCA
    İçimizdeki Deniz 2
    2011-07-14 23:08:38 tarihin de eklenmiş ve 302500 kişi tarafından okunmuştur.
    Muhammet TUNCA
    İçimdeki Deniz
    2011-06-10 21:00:52 tarihin de eklenmiş ve 302528 kişi tarafından okunmuştur.
    Muhammet TUNCA
    DELİ SUYU
    2011-04-25 21:25:51 tarihin de eklenmiş ve 302806 kişi tarafından okunmuştur.
    Muhammet TUNCA
    Baba boyun kaç karış?
    2011-03-16 22:40:28 tarihin de eklenmiş ve 302909 kişi tarafından okunmuştur.
    Muhammet TUNCA
    Mektup
    2010-12-20 23:45:39 tarihin de eklenmiş ve 302808 kişi tarafından okunmuştur.
    Muhammet TUNCA
    Güvercin Terbiyecisi
    2010-11-11 01:07:34 tarihin de eklenmiş ve 302591 kişi tarafından okunmuştur.
    Muhammet TUNCA
    Hüzün Perisi
    2010-11-11 01:06:21 tarihin de eklenmiş ve 302727 kişi tarafından okunmuştur.
    Muhammet TUNCA
    Hazine
    2010-11-11 01:05:07 tarihin de eklenmiş ve 302536 kişi tarafından okunmuştur.
    Muhammet TUNCA
    Kendini Sevebilmek
    2010-11-11 01:03:56 tarihin de eklenmiş ve 302525 kişi tarafından okunmuştur.
    Muhammet TUNCA
    Buzdaki Adam
    2010-11-11 00:58:59 tarihin de eklenmiş ve 302483 kişi tarafından okunmuştur.
    Muhammet TUNCA
    Mutlu Kalmayı Başarmak
    2010-11-11 00:58:12 tarihin de eklenmiş ve 302615 kişi tarafından okunmuştur.
    Muhammet TUNCA
    Yalıtılmış Bir Çocukluk
    2010-10-11 14:44:43 tarihin de eklenmiş ve 302713 kişi tarafından okunmuştur.

    Copyright © Turkpdr.com | 2010 | Bu sitede yer alan içerikler kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz ve yayınlanamaz    |   Bizimle Çalışmak ister misiniz?