Sedef hastalığı depresyon nedeni
Görüntüsü nedeniyle halk arasında ''sedef'' adı verilen psoriazis hastalığına yakalanan kişilerde, toplumun gösterdiği ''bilinçsiz'' tepki nedeniyle sosyal hayattan uzaklaşma, evden çıkmama ve işe gitmek istememe gibi d...
Kategori: Ruh Sağlığı | Tarih: 2011-08-08 | Okunma: 4747 | Ekleyen: Serdal GÜR
Görüntüsü nedeniyle halk arasında ''sedef'' adı verilen psoriazis hastalığına yakalanan kişilerde, toplumun gösterdiği ''bilinçsiz'' tepki nedeniyle sosyal hayattan uzaklaşma, evden çıkmama ve işe gitmek istememe gibi davranış bozukluklarının görüldüğü, bu durumun depresyona yol açtığı bildirildi. İZMİR - Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serap Öztürkcan, sedef renkli kepeklerle karakterize bir hastalık olan psoriazisin, görünümü nedeniyle insanları rahatsız ettiğini vurguladı. Hastalığın kesinlikle bulaşıcı olmadığını dile getiren Öztürkcan, şöyle devam etti: Öztürkcan, hastalık nedeniyle yaşam kalitesi bozulan hastaların evden çıkmama, işe gitmeme, sosyal aktivitelerden kaçınma gibi davranış biçimleri geliştirdiklerini anlatarak, etkin tedavi ile bu hastaların topluma kazandırılabileceğini kaydetti. Toplumun ve hasta ailelerinin bilinçlendirilmesinin çok önemli olduğuna değinen Öztürkcan, buna ilişkin çeşitli toplantılar düzenlediklerini sözlerine ekledi. ''PSORİAZİS OLDUĞU İÇİN İŞTEN ATILAN HASTA BİLE VAR'' Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilser İlter de her bebeğin yüzde 2 oranında bu hastalığı geliştirme riskiyle doğduğunu aktararak, hastalığın çok geniş bir yaş grubunu içerdiğini, en geç vakanın 108 yaşında bir kişide görüldüğünü söyledi. Anne ve babası bu hastalığa sahip bir çocuğun sedef hastalığına yakalanma oranının yüzde 41 olduğunu belirten Prof. Dr. İlter, ''Bu, klinik olarak yaşamı çok ciddi etkileyen bir hastalık. Çünkü görsel olarak çok önemli ve vücudun görülen yerlerinde tutunabiliyor'' dedi. Prof. Dr. İlter, özellikle saçlı deri, diz, dirsek ve kalça bölgesinde tutunan hastalığın bazı türlerinin el ve ayakta görüldüğünü, tüm vücudu kaplayan çeşitlerine de rastlanabildiğini dile getirerek, ''Maalesef başladığında bu hastalığı tamamen yok etmek mümkün değil. Ancak dönem dönem kontrol altına alınabiliyor. Ama hastalık yapan faktör, sürekli devam ediyor ve hayat boyu alevlenme riski bulunuyor'' diye konuştu. Hastaların en yakındığı konunun, bulaşıcı olduğu düşüncesiyle kendilerine gösterilen tavır olduğunu ifade eden İlter, ''Psoriazis olduğu için işten atılan hasta bile var. Hastalık, el bölgesinde olduğunda, sıklıkla el sıkmaktan kaçınıyorlar, kendilerine güvenlerini yitiriyorlar. Psoriazis hastasının elini sıkmaktan kaçındığınızda, her an kendinizin de hayatınızın bir döneminde bu hastalığa yakalanabileceğinizi hatırlamanız lazım'' dedi. ''ÜMİTSİZLİĞE KAPILMADAN HEKİME BAŞVURUN'' Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sibel Alper de erken tanı ve tedavinin, tüm hastalıklarda olduğu gibi bu hastalıkta da büyük önem taşıdığını belirtti. Hastalık ölümcül olmasa bile, görünür olduğu için hastaların yaşam kalitesini olumsuz etkilediğini dile getiren Alper, şunları kaydetti: Bu Yazı ntvmsnbc.com Web Sitesinden Alınmıştır. ADANA - Psikolog Göksu Göktaş, kişinin ruh haliyle ilgili olan stresin, kontrol edilmediğinde birçok biyolojik rahatsızlıkları da beraberinde getirdiğini bildirdi. Göktaş, yaşamın neredeyse her anının stresle karşı karşıya geçtiğini belirterek, “sabah asansör bozuksa, trafik kötüyse, iş yerinde herkes gerginse, borçlar birikiyorsa, çocukların istekleri bitmek bilmiyorsa... Bu listeyi sonsuza kadar uzatabilirsiniz, ama bu, strese mahkum yaşayacağımız anlamına gelmez” dedi. Birçok kişinin strese mahkum olmamak için her konuda olumlu şeyler düşünmeye çalıştığını, ancak olumlu düşünerek stresi yok etmenin mümkün olmadığını belirten Göktaş, şunları söyledi: “Olumlu düşünme, boşa gösterilen bir çaba olarak kalacaktır, ama kontrol altına alabiliriz. Stresle baş etme yöntemleri herkes tarafından uygulanması zor ve ‘nerede bende o şans’ dedirtecek kadar imkansız görünüyor, oysa, o kadar zor değil.”
Parkta oturmayı da stres atma yöntemi olarak gösteren Göktaş, “bir parkta oturup kuşları, çocukları, bekçileri, köpekleri izlemenin, sadece 15 dakika beyni bu doğal akışa bırakmanın gergin vücudun ve dolu zihnin rahatlamasını sağlayacağını” ifade etti. “Zaman zaman fiziksel bir yük hissederiz. İçinizden bir şeyler devirmek, fırlatmak gelir. Bu gerçekten o anki bir ihtiyaçsa birkaç yastık yumruklayabilir, yerinizde hızlı koşma hareketi yapabilir, havaya tekmeler savurabilirsiniz. Bunları yalnız bir ortamda yapmak daha doğal olmanızı ve rahatlamanızı sağlar.” Göktaş, stresi kontrol altına almada sporun gücüne de dikkati çekerek, “araştırmalar sürekli yapılan sporun stresi kontrol altına almadaki etkisini kanıtladı. Örneğin yürüyüş, yüzme, koşu ve tenis. Kendinizi yorgun hissetseniz bile spor yapmanız, akşam eve huzur içinde dönmenizi sağlayacaktır” dedi. Psikolog Göktaş, bu önerilerin bazı kişilere komik gelebileceğini belirterek, “komik olduğunu düşünmeyin, mutlak uygulayın. Stresi kontrol altına aldığınızda komik bulduğunuz bu önlemleri yaşam tarzınız haline getireceğinizden emin olun” diye konuştu. Bu Yazı ntvmsnbc.com Web Sitesinden Alınmıştır. |
Filiz Çapar Şahin
Cengiz CENGİSİZ
Kamil DAYI
Yasemin ŞENGÖR
Mithat POLAT
2019-11-04 uye_1 2017-12-18 uye_21133 2017-11-03 uye_1 2017-04-11 uye_24471 2017-04-11 uye_24471
Ergende Problem
Davranışlar |
Copyright © Turkpdr.com | 2010 | Bu sitede yer alan içerikler kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz ve yayınlanamaz | Bizimle Çalışmak ister misiniz? |