Köşe Yazarları YAKAMOZ EFSANESİ /
2013-11-21 00:21:31 - Bu haberi 399121 kişi okudu.
YAKAMOZ EFSANESİ Çakma Shakespeare’den Sone tadında bir hikaye… · Ay ışığı ve bol yıldızlı bir akşam üstünde Üç kafadar kardeş evlerinin balkonlarında şahitlik ettikleri bu güzel manzarayı suskunluk ile izlerken en büyük kardeşin aklına bir fikir gelir ve bozar sessizliği. “Hadi sahile gidelim der.” Kararsız bakışlar, büyük kardeşin istekli yüz ifadesiyle sahile gitme yönünde neticelenir. Hava serindir ve on, on beş kilometre mesafedeki sahil daha da serindir muhakkak ama önemli değildir kardeşler için bütün bunlar. Kalabalıkta bile yalnız olan zavallılar için önemlidir böylesi anlar ve anlık verilen kararlar. Ufak çaplı hazırlıkları ihmal etmemenin verdiği huzurla atlarlar eski modelli arabalarına, teperler kilometreleri ve varırlar sahile. Kalabalıktır sahil. Bisiklet ve yaya parkurlarında gezinen insanlar vardır ve sahil zimmetlerindeymiş gibi büyük bir sahiplenmişlikle bakarlar yadırgayan bakışlarla bu zavallı kardeşlere. Küçük kardeş böyle hisseder içten içe ve tutamaz kendini, konuşur; “İstenmiyoruz galiba bu yerde.”diye. “Boş veeeer.”der ortanca kardeş, “Nasıl olsa deniz reddetmez bizi, sevinir bile geldiğimize. Çay termosları, bardaklar ve üç kişilik kilim elerinde, kumlara bata çıka deniz kıyısına kadar varırlar ve otururlar uzaklardan kendilerini selamlayan deniz feneri eşliğinde. Üçünün de kafasında çınlar tatlı tatlı mistik müzikler ve belki de aynı tınılardır duydukları yorgun ve bunalmış beyinlerinde. Denizden esen serin rüzgârı reddetmez ve hoş karşılarlar yine de. Beraber olmak yeter de artar bile. Bir koruma kalkanı vardır sanki etraflarında ve sahilin tüm curcunasının arasında doğal olmayan hiçbir ses giremez içeriye. Yalnız dalgaların sesine izin vardır ve yapaylıklar kalır kalkanın gerisinde. Tüm ışık kirliliğine rağmen yıldızlar parıldarlar var güçleriyle. Dikkatten kaçmaz tabi ki bu ve istemsiz olarak kafaları yönelir gökyüzüne. Büyük kardeş fısıldar “Haydi bir oyun oynayalım”diye. “Hikâye uydurma oyunu ne de güzel yakışır bu güne!” Küçük kardeş atılır hemen ve kolaycılıkla “Başlığı ben söyleyeyim, devamını siz getirin.” Diye fısıldar büyüklerine. Öyle ya oyunun budur kuralı ve birinin bıraktığı yerden devam etmelidir diğeri. “Tamam”derler büyük kardeşler bu teklife. Küçük kardeş; “Madem deniz kenarındayız, hikaye balıkları ve balıkların yakamozlarını anlatsın hatta başlık Yakamoz Efsanesi olsun”der ve sıyrılır kenara sinsice. Ortanca kardeşindir sıra ve sevinir; “Birazcık kopyayla bir hikaye, hatta efsane uydurayım size.”der ve başlar Yakamoz Efsanesi’ne. · “ Binler binler yıllar öncedir. Balıklar diyarının uçsuz bucaksız uzandığı bu denizde. Deniz dediysem böylesi değil; en temiz, en yaşanılır olduğu bir halinde. Konuşur balıklar tıpkı insanlar gibi ama en latif sesleriyle, sevgiyle. Her şey güzeldir, her şey yolundadır da bir sevdadır akşam olup da karanlık yıldızlara yol verdiğinde . Bir tutkudur izlemek yıldızları ve ışıl ışıl parıltıları; parıltı dediysek, yoktur sahte ışıklar Gece sadece yıldızlara aittir ve gündüz de Güneş’e Doyumsuz bir zevktir yıldızları izlemek balıklara göre Ve bir özlemdir, bir özentidir parıl parıl parlamak deniz âleminin sakinlerinde “Ah çekerler” ve “Keşke bizler de parıldayabilsek” derler içten içe. İşte bu önlenemez istek vesile olur bir anlaşmaya ve “Size bir parıldama şansı verilse Ve sizden, size ait bir şey alınsa kabul eder misiniz?”denir balık alemine Böylesi parıldama sevdası bir perde çeker tüm balıkların gözlerine ve Mantık kalıverir perdenin gerisinde “Evet kabul ediyoruz…”sesleri yankılanır dünyanın her yerinde Süre uzun değildir; birbirini izler bir gündüz ardından bir gece Sevinç, bir uyku verir deniz alemine ve Uyanır tüm balıklar beraberce Milyarlarca balık inanamaz önce gözlerinin gördüklerine İnmiştir sanki yıldızlar ve parıldamalar denizin içine Arzu edilen olmuştur ve balıklar parıldıyordur artık güzelce ve “Yakamoz” ismi verilmiştir bu özelliğe An sevinme anıdır, öyle ya bunca gönülden istenenin gerçekleşmesine Çığlıklar atılmalıdır, tebrikler çınlatmalıdır yeri ve göğü ama o da ne!!!! Çığlıklar, denizin içinde coşkuyla söylenen şarkılar, latif sesler nerede??? Balıklar, deniz, düşmüştür, sonsuz bir sessizliğin içine Parıldamanın bedeli budur öyleyse. Sesler, konuşmalar, şarkılar gitti; ışıl ışıl parıldamalar geldi onların yerine Şimdi, karmaşık duygular vardır balıkların minnacık kalplerinde Zavallı balıklar üzülse mi yoksa sevinse mi bu değiş tokuş işine Eskiden kalma alışkanlıklarla balıkların ağızları konuşur gibi hareket etse de Yakışıyor yakamoz ışıltıları yine de her birine Yakamoz Efsanesi böyledir işte…” · Oyunun kuralı bozulmuştur ve hikaye bitivermiştir birdenbire “Oyunu, kuralına göre oynamadık ama” der büyük kardeş ince ince serzenişle “Madem kuralı bugün bozduk bir kereliğine Benden de günün anlamına uygun bir ana fikir gelsin size” · “Gözü kapalı tutkuyla ve düşüncesizce bağlanıverme sana verilmeyene. Kaybettiysen sana ait olanı, tercihin sana ait olmayan ise Boşuna yerinme bu felakete, “Umut” denen filizi kör kuyulara gömme Düşün, çıkış yolu ara ve kendini gereğinden fazla üzme.” · Bol yıldızlı ve olabildiğince doğal olan bu güzel akşamın, gecesinde Mutludur üç kafadar kardeş ve hazırdır felekten gelebilecek her türlü silleye Darısı sizlerin de başına ve kerevete çıkmak kalıyor geriye, çakma Shakespeare’in bu acayip hikâyesinde… YAZARA AİT DİĞER YAZILAR |
Filiz Çapar Şahin
Cengiz CENGİSİZ
Kamil DAYI
Yasemin ŞENGÖR
Mithat POLAT
2019-11-04 uye_1 2017-12-18 uye_21133 2017-11-03 uye_1 2017-04-11 uye_24471 2017-04-11 uye_24471
Ergende Problem
Davranışlar |
Copyright © Turkpdr.com | 2010 | Bu sitede yer alan içerikler kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz ve yayınlanamaz | Bizimle Çalışmak ister misiniz? |